Anneannem ve Hıdırellez

          Anneannem, Selanik'te 5 kardeşin en büyüğü olarak dünyaya gelmiş. Çocukluk yılları savaş, gençlik yılları mübadele, topraksızlık, kardeş ölümü, savrulmalar ve yokluklarla geçmiş. Mübadele zamanında yollara düşmüş bir ailenin çocuğu, hayatı savrulup durmuş ve Ege kıyılarında yerleşilmiş. Orada evlenmiş 3 çocuk doğurmuş ya da ben yaşayanları biliyorum. Uzun boylu, iri cüssesi ve kocaman bir yüreği bulunan bir çınardı. Hayatını 3 çocuğu ve 7 torunu için yaşayan (oğlunu ayrı bir severdi), hayatına dokunduğu herkes de derin izler bırakan bir kadın.
    Yine bir hıdırellez  anneannemin doğum günü ve seromani zamanı. Anneannem anlatırdı 5. Mayıs akşamı Hıdır ve İlyas Peygamberlerin bir araya geldigi gün. 5.Mayıs akşamı küçük bir ateş yakılır ve üzerinde atlanılır, hastalıklardan uzak durmak için. Küçük para keseleri hazırlanır gül ağacına asılır ve sabah ezanı ile toplanır o yıl bereketli olması için. Tüm dilekler yazılır, çizilir ve gül ağacının dibine bırakılır İlyas ve Hıdır Peygamberler geçerken dileklere dokunsun diye. 6.Mayıs sabahı ezan ile uyanırdı canım benim, taze çiçeklerden yapraklar toplayıp su dolu bir kaseye koyardı ve yüzümüze serpiştirirdi baharın tazeliği ve güzelliği bizimle oldun diye. Sabah yumurtalar haşlar onları yedirirdi o sene güçlü ve dayanıklı olalım diye.  Torunlarını toplar pikniğe götürürdü baharı karşılayalım diye.
İnanınca olur derdi, bize hıdırellezde inançla yapılanın olacağını anlatırdı. Hadi bakalım yeni gelen baharı karşılamaya, gül ağaçlarına para keseleri asmaya, ateşten atlamaya, yumurta yemeye ve dilekler dilemeye. Umarım bu hıdırellezde bolluk, bereket, sağlık, sıhhat, kısmet, istediğiniz tüm dilekleri yerine gelsin. İlyas ile Hıdır Peygamberler size de uğrasın.