16 Temmuz 2013 Salı

Siz Çekoslavakyalaştıramadıklarımızdamısınız?

Bizim zamanımızda ile başlamak istemiyorum ama gerçekten bizim zamanımızda biz öğretmenlerden ciddi tırsarmışız. Y kuşağı ve Z kuşağı gençleri inanılmaz bir özgüvene sahipler. Tabi ki bu çocukları biz yetiştiriyoruz. Kapısını vurmadan odasına girmediğimiz, söz hakkı tanıdığımız, demokrat yetiştirdiğimiz çocuklar bırak öğretmeni kimseden tırsmıyorlar (bunun örneğini bize bol bol gösterdiler)
 Bu sene Ege'ler de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi başladı  anladığım kadarıyla çocuklarla arası gayet iyi, zeki  bir öğretmen. Okulda şöyle bir diyalog geçiyor.( tabi ki konuşmaya ortadan başlıyorum)
Öğretmen: Arapçayı iyi bilirim iki kitap çevirdim.
Öğrenciler: peki Arapçadan-Türkçeye, Türkçeden -Arapçaya her şeyi çevirebilir misiniz?
Öğretmen : evet
Ege          : öğretmenim 'siz çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdanmısınız? '  çevirirmisiniz?
Öğretmen: (hafifçe gülümser) hayır ama sende öğrencileştiremediklerimizdenmisin? der.
Bu konuşmaya tabi ki çok güldüm aynı zamanda  öğretmenide bu zeki manevrasından dolayı takdir ettim.    

12 Temmuz 2013 Cuma

Güzel Atların Yetiştirildiği Ülke

Persler döneminde 'Katpatuka'dan türeyen Kapadokya'nın şiirsel karşılığı 'Güzel Atların Yetiştirildiği Ülke', bu şiirsel yerde almıştım evlenme teklifini. Aradan bunca zaman geçtikten sonra her sene gidelim sohbeti döndükten sonra hadi yarın gidelim deyip kendimizi uçakta bulduk. Uçağın camına yapışmış aşağıdaki coğrafyayı çözmeye çalışırken buluyorum kendimi. Aşağısı kahverengi, sarı, turuncu ve tonları aralarda azıcık bir yeşillik ben hipnoz olmuş gibiyim. Güneş muhteşem Erciyes ve Hasan Dağı ile tanıştırıyor bizi.
Uçaktan inip kiraladığımız aracımızla Kayseri'den (Nevşehir uçağı bize uymadı) bölgeye doğru yol alıyoruz. Gökyüzüne kadar heybetli dağların arasında ovalar biraz ileride volkanik tepecikler doğa insanı büyülüyor.
 

Kızılırmak kıyısında akşam yemeğimiz, gondolla seyahat yapamadık maalesef.
Sabahın 03:30'unda kalkıp giyinip otelin lobisinde mahmur gözlerle bekliyorsun gelip seni alıyorlar ve kahve ikramından sonra sıcak hava balonlarının yanında kendini buluyorsun.

Bir yandan da hasır bir sepet üzeri bir tür kumaş  ve sıcak hava ile 500metrelere çık akıl işimi? diye kaşınmaya başlıyorum.
Güneş ışıkları yavaş yavaş gözükmeye başlıyor.

Yanardağların bağırıp çağırıp delilendiği , lavlarını püsküttüğü ortalığı cehenneme çevirdiği zamanın ardında uzun bir sessizlik var. Buradan balona yüklenen sıcak hava dışında hiç bir ses yok SESSİZLİĞİN SESİNDE kayboluyorsun.


500 metre yükseklikte havada asılı kalırken, Dünya'nın içinin dışına çıktığı yerde, kendinin bu sonsuz gibi gözüken yerde, sessizsizliği dinlerken acizlik ve huzur içinde doluyorsun.

 Aslında ne bir söz ne de bir resim hiçbiri anlatamıyor.
 Uçuş sertifikamızı aldık. Kapadokya Ballons'a  teşekkürler.
 
 
Uçuyorsun da nereye ineceğin rüzgara bağlı yani rüzgarın götürdüğü yere gidiyorsun.

Ege Kapadokya Balloon tşörtünüde aldı.

Yeraltı şehrinde inceleme

Toros'ların erkekleri sırt sırta verdi artık sırtları yere gelmez.

Nerede ise elimizden çekirdek yiyen paçalı güvercine bayıldım. Buralar aynı zamanda güver