18 Haziran 2012 Pazartesi

minik beden, koca yürek

Bir müsamerenin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Cuma günü görülmeye değerdi. Bir telaş, koşturma sanki düğün evi, ne kadar her şey önceden hazır olsa da tatlı telaş oluyor işte. Tabi son dakika yapılması gerekenlerde yok değildi, saçlar, makyaj, giyinme, servis vs.  Her sene olduğu gibi bu senede heyecan dorukta idi, minicik bedenleri ve kocaman yürekleri ile profesyonel sahnede gösteri yapmak tabi ki hiç kolay değil. Çocuklarım bunun üstesindede başarı ile geldiler. Bu gösteriyi hazırlamak için değerli oyun zamanlarından ayıran çocuklarımıza teşekkürler....

15 Haziran 2012 Cuma

Hayat'ıma

Hayatım, biz bir elmanın iki yarısı olmadık, hoş belki farklı ağaçların farklı meyveleri olduk. Farklı koku, doku, tat ve renkte olduk ilişkimiz bu farklı tatların bileşimi olup yeni bir tat oluşturdu. Hani ilk mangoyu yediğimiz zaman bu elma desek değil, armut desek değil, kavun desek değil diye hafızamızdaki kokularla, tatlarla eşleştirmeye çalışmıştık ama aslında mango kendine has bir meyveydi. İşte bizim evliliğimizde  harmanlanmış farklılıkların birbirini tamamlaması oldu.  Hoş belki de Ege'de bu karışımdan farklı bir çocuk oldu.
Bundan 10 yıl önce ben değil biz demeye karar vermiş ve bu yola girmiştik. Şimdi dönüp baktığımda çok derin acılar, kayıplar, üzüntüler, mutluluklar, sevinçler, kazançlarımız oldu ama hep bunları yaşarken biz olduk. Sana hayatım diye seslenirkende bir ağız alışkanlığı olarak değil gerçekten benim hayatım olduğu için dedim hep HAYATIM. Hayatım, SENİ SEVİYORUM, nice 10 yıllara diyorum...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Müsamerede son viraj

Bu cuma gerçekleşecek olan yıl sonu gösterisi tüm hızı ve heyecanı ile devam ediyor. Her sene bu koşturmaca ve yorgunluk esnasında bir daha gösteri yok diyorum ama gösteri bittikten sonra seneye ne yapacağız diye konuşmaya başlıyoruz. Bu gün kostümler geldi her zamanki gibi köstümlerde sıkıntılar baş gösterdi, yok kimi büyük, kimi küçük, kimi rengi istediği gibi değil ... Yarın yine kostümcünün yolu gözüktü ben yine bu sene son diyorum bakalım haftaya ne düşüneceğim.

11 Haziran 2012 Pazartesi

Benim Hikayem

1972 yılında İstanbul'da başlıyor benim hikayem. Birbirine çok aşık genç çiftin ikinci çocukları olarak geliyorum Dünya'ya. Benden sadece 22 ay büyük bir ağabeyim var.  Ağabeyim hayatımdaki en büyük sırdaşım, dostum, öngörüsüne güvendiğim, sırt üstü kendimi rahatça bırakabileceğim kişi. İşte çekirdek ailem ile çok mutlu geçen ev hayatı. Kuzenlerim var yaşıt olduğumuz çok iyi anlaşıyoruz, sonra 22 daireli bir apartmanın her dairesinden yaşıt çocukların  çıktığı, beraber okula gittiğimiz, oyunlar oynadığımız arkadaşlar. Hayat bana bonkör davranıyor süper dostlar veriyor hala görüştüğüm.
Bütün okul hayatım boyunca arkadaşlarıma değer veriyorum ve karşılığını alıyorum. İş hayatımda biraz tökezliyorum ama olsun beni öldürmeyen şey beni güçlendirerek ayağa kaldırıyor. Aşık oluyorum sevdiğim adam ile evlenip birde üzerine çocuk yapıyorum. İşte ben anne olmak için doğmuşum diye düşünüyorum. Böyle bir mucizenin içinde bulunmaktan dolayı hafif bir gurur duyuyorum (sanki sadece ben doğuruyorum). Benin hayattaki cennetim oluyor oğlum. Ve 40 yaşına geliyorum artık bir anne, bir eş, bir çocuk, bir kardeş,bir abla,  bir hala, bir teyze, bir yeğen, bir kuzen, bir dost, bir arkadaş... olarak hayatıma devam ediyor ve şükrediyorum. Bu güne kadar benim ben olmamı sağlayan, benimle hayatını paylaşan, eklediklerim, elediklerim, kayıplarım, kazançlarım herkese teşekkür ediyorum...

7 Haziran 2012 Perşembe

Bisikletle ulaşımı destekliyorum

Türkiye'de özellikle İstanbul'da bisiklet durakları, yolları, zihniyeti olmasada çorbada tuzum olsun.



6 Haziran 2012 Çarşamba

karne hediyesine son....

Ebeveynlerle birleşip bir kampanya başlatmak istiyorum, karne hediyesine son. Karneden sonra alınan hediye kavramı bana pek doğru gelmiyor, tabi ki bende hediye alıyorum ama adı yaz hediyesi, kış hediyesi hani bunun su şişesi adını taşıyor. Ege'ye sorumluluklarını yerine getirdiği için onaylama, kutlama, kucaklama dışında maddi bir hediye almak ve bunu abartmak istemiyorum. Oğluma şöyle izah etmeye çalışıyorum, karnenin iyi gelmesi ve ders çalışmak zaten sorumluluğundu bunun için hediye alınmaz. Babana işten gelince sen çok çalıştın hadi sana hediye alalım, ya da ben yemek pişirince ne güzel yemek yaptın hadi hediye alalım diyormuyuz? Bu örneklerle ikna olan oğlum, hediye alınan arkadaşlarını ve kuzenlerini görünce içindeki hediye isteği  depreşiyor ve ben yine örneklerle boğuşuyorum. Bence birleşelim ve bu duruma dur diyelim..
KARNE HEDİYESİNE SON.....

Teyze oldum

Bazısı kandan bazısı candan yeğenlerim  oldu. Bana halalığı, teyzeliği tattırdılar. 30.Mayıs günü candan kardeşim Elif'in biricik eşi Uğur ile kızları Zeynep Aslı doğdu.  Beklerken bir fil hamileliği kadar uzun geçen dönemin sonunda minik sincabımız doğdu. Sabah saatlerinden itibaren Elif'in doğuma gideceği saati beklerken midemde yumruk oluştu, ben anneden daha heyecanlıydım sanırım. Teyze olmanın bedelide salya sümük ağlamak oldu. Minik sincabım hoşgeldin hayatımıza Elif ile Uğur'u anne baba, Yeter'i anneanne, Osman'ı dayı, beni teyze olarak taçlandırdın. Hayatın çoook uzun, sağlıklı, keyifli, bol kahkahalı, bol dostluklu, başarılı, aşk dolu, sevgi dolu, her geçen günün farklı olsun.